18 Ekim 2010 Pazartesi

Tasmasız Tırtıl

foto: ahb ekim 2010 - beytepe

Ne ara sararmış
Şu güzelim dut ağacının yaprakları.
Daha az önceydi,
Hem de yeşilin en duygulu rengindeydi.
Ne ara ne ara…

Ya güllere ne demeli ?
Bak, alttaki tomurcuk tam patlamak üzereydi.
Bıraksalar
Belki de açmasına bir kaç saat yetecekti.

Yazık oldu yazık…
Hem de çok yazık…
Saksıda olsalar alırdım içeri
Göz göre göre boynunu büktü gitti.

Şimdi beklemem gerekecek
Baharın yeniden gelmesini.
Yazın ardından gelse bir şey demeyeceğim,
Ama ortada geçecek koskoca odunsuz kış var,
Yalnızlığın üşüttüğü uzun geceler…

Bahar geldiğinde de
Hemen yeşillenmiyor ki ortalık canım.
Bir başına sevdasız baharı geçirmekte cabası.

Oturup bekleyeceğim dokuz ayın geçmesini.
Halbuki daha kolay değil mi ?
Üç ay geri gitmesi,
En güzel mevsimin bir senede
Dört kez demlenmesi.

Hem sevdam yok diye
Diğer mevsimlerin de kırmıyorum ya kalbini.
Tüm istediğim üç ay boyunca
Üç yeşil dut yaprağı,
Bir de gonca gül.

Ne bir kuş, ne bir böcek, ne bir sevda…
Hepsi hepsi üç yeşil dut yaprağı,
Bir de gonca gül.

Doğrusunu söylüyorum,
Neyleyeyim gerisini…

ahb

8.11.2003
“kimse kabul etmese de koza ördüğünü kendine
Hepimizin içinde yaşar küçük bir tırtıl
kendini göstermese de…”

"Balık Tutan Şaşı Kedi Sokağı - Mavi"

not: Diğer yazılarıma, yandaki GÜNCELERİN TÜMÜ bölümünden yıllık/aylık/tek tek ulaşabilir, YAHOO360 ARSIVI bölümünden yayınlanmış eski günceleri okuyabilirsiniz.

12 Ekim 2010 Salı

Sanırım, Gelen Sarışın...




Akşamları yine gün erken iner oldu
Çatıların kırmızı kiremitlerine.
Sanırım ya bu yaz da bitti
Ya da sarı peçesini düşürüp güz yüzünü gösterdi.

Görülmeyen bir telaş sardı sanki
Ufkun kıpırdamazlığındaki karşıki tepeleri.
Ha bugün ha yarın, eli kulağında;
Burunlarda yanık isli odun kokularının
Konuk edilmeleri,
Leyleklerin telgraf direklerinin tellerine
Kuru dallarla döşedikleri yuvalarını
Emaneten terk etmeleri,
Yakındır göçerlerin de çadırlarını toplayıp gitmeleri,
Düğün alayı gibi sıcaklara doğru yola düzülmeleri.

Zemheride volta atan ayazın kör insafsızlığına,
Ateşini sırtına yüklemiş alakuru bir meşe parçası
Bir başına koyacak belki de postasını,
Yiğitçe savurtacak alazının bıçak karnı keskinliğini.

Yaz boyu içilmiş demli Güneş kusulacak
Soğuğun yanlızlığına.
Herkes umutla kendi kışını ateşleyecek
O da kendi içinde toplayabildiklerinden arta kalmışsa,
Çırasız yakabileceği bir kaç odun parçasının
Göz göz bakan asi budağında.


ahmet haluk başaklar

6.9.2004
“İçindeki sıcağı sakla… gerekecek.”


"Balık Tutan Şaşı Kedi Sokağı - Kırmızı"