5 Kasım 2013 Salı

MyMoon


Aşağıdaki yazıyı ilk 2006 yılının sonlarına doğru yahoo-360 'ta açtığım ilk "Kuledibinden Yankılananlar"ın 6. güncesi olarak yayınlamış, gerek hasıl olduğu için aynı yazıyı bu kez aynı başlıkla 19.9.2008 de paylaşmışım.
İstedim ki o yazı; gözkapağı kaslarına şifa olur, dumurunu alır niyetine, bir kez de blogspot'taki güncemde yer alsın.

Tarihi, tekerrür ile yaşamayı alışkanlığa dönüştürmüş ülkeninin bir yurttaşı olarak, yazdıklarımın zaman zaman kısır döngüye girdiğini, aynı düşünceleri her seferinde farklı kelimelerle ifade ettiğim kanısına kapılıyorum. Nedenini; son günlerde, "sinemadaki ensesine şaplak yiyen adam fıkrası"nda bulduğumu zannediyorum. Sırf bu yüzden daha önce yazdıklarımı artık başka sözcüklerle, "Karo Kızı"nı aynı yerde bulacağınızı bile bile zamanınızı çalmak istemiyorum. Hoş; yetkinlerin inanmamı her yol mübah yöntemiyle ikna etmelerinin biçare kaldığı "işlerin tıkırında hatta jet hızıyla geliştiği" teranelerine karşın, memleketin iş ve işsizlik kabızlığına bakarak, zaman öldürmek için benim gibi bir lüzumsuzun yazıları, olsa olsa rakıya kavun gibi geldiği görüşünde sizlerle de hem fikirim. 
Aşağıda yazılanlar, 23.1.2007 tarihinde aynı başlık, farklı resimle yayımlanmıştı. 

Haa; o eskimiş günün görüşü, bugünün ayakkabı numarasına Külkedisinin ayağı gibi tıpatıp uymasının, benim ferasetimin ileri görüşlülüğüne hiç mi hiç ihtiyacı yok. Kısaca; bu körlüğün nedeni bir tesadüf değil, olsa olsa bir Tekerrür den ibaret...  
Ne diyelim ? "Tanrı hepimize akıl ihsan eylesin."

Bir araştırmaya göre;

"Beş maymun ortasında bir merdiven, merdivenin üzerinde sallanan ipe de bir kangal muz asılı olan bir kafese konuyor.

Her bir maymun, merdivene çıkıp muzlara ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine buz gibi soğuk su sıkılıyor. Bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanıyorlar. Bir süre sonra ne zaman içlerinden biri muzlara doğru hareketlense diğer maymunlar onu engellemeye başlıyor.

Su kapatılıp maymunlardan biri dışarı alınıp, yerine yeni bir maymun konuluyor. İlk yaptığı iş, koşup muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak oluyor. Ancak diğer dört maymun buna izin vermeyip üstüne üstlük bir güzel de dövüyorlar.

Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla değiştiriliyor. Ve o da merdivene yaptığı ilk atakta dayağı yiyor. Bu maymunu en şiddetli ve istekli dövense az önce diğerleri tarafından engellenen ve ilk dayağı yiyen de birinci yeni maymundan başkası değil.

Bu kez ıslak maymunlardan üçüncüsü değiştiriliyor. O da ilk atakta diğerleri tarafından aynı biçimde cezalandırılıyor. Üstelik diğer dört maymundan yeni gelen ikisinin de en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiç bir fikirleri yoktur, ama en iştahlı dövenler de onlardır.

Sonra en başta ıslanan maymunların dördüncü ve beşincisi de Yenileriyle değiştiriliyor. Ancak, tepelerinde sallanan bir kangal muz hala asılı olmasına rağmen artık hiçbiri merdivene yaklaşmamaktadır.

Neden mi? Çünkü burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmektedir... İşte bu nokta organizasyonel (ya da toplumsal) negatif öğrenmenin şartlanmanın başladığı yerdir. Kötü yönetilmeyi ve maymun davranışını kanıksarsınız, hayatınızdan memnun olmaya bile başlar, kurulu düzenin en hararetli savunucusu olup karşı çıkana da en çok ve en iştahla engel olan siz olursunuz
.


muş... Bundan sonrası ise kalmış Arif'e ...

Denebilir ki;"Ne zaman ki maymunlar yapmaz, biz de o zaman yapmayız."

Ama bugün birilerini utandırarak
bir İNSANLIK yapsak da MAYMUNLUK u bıraksak...

Çünkü; aklımızı kullanmadığımız sürece bir maymundan öteye gidemeyip bir türlü
insan olmayı beceremeyeceğiz bu gidişle...

Sevgilerimle...

ahb
  
 
not: Diğer yazılarıma, yandaki GÜNCELERİN TÜMÜ bölümünden yıllık/aylık/tek tek ulaşıp okuyabilirsiniz.