5 Ağustos 2010 Perşembe

Sıcak Güneş Işığı Sonatı

Havalar, yine orospulaştı son günlerde,
Sabah oldu mu;
Beyaz bulut sıyırıveriyor eteğini
Mavi baldırından yukarıya, gökyüzünde.

Belki de,
Güneş'in yuvarlak kalçası,
Ucundan daha tahrikkâr görünür diye.

Aldanıp da;
Üsttekiler, baştakiler fora edilirse yaka paça,
Önce; yaş, yüze vuruyor
Bir köşede pısıp kalmış
Barutu nemli gençliği,
Bir ateş, bir öksürük,
Limonun naneye olan kifayetsizliğini.

Onun aklı, birazdan yağacak baranda
Kendince; sırılsıklam edip,
Zatürreden düşürmek yataklara,
Ardından esecek boranla
Nefesleri kesecek aklı sıra.

Bulutun aralanmış dantel yırtmacından
Gördükçe Güneş'in yarım küre kıçını
Kendi kıçı kesiliyor yerden aslında
Kırk sekizin, on sekizin kucağına
“Nasıl oturabilir acaba?”nın biçare açmazında.

Yalnızca, seyrin keyfi olsa gerek
Ceviz kabuğuna sarınmış bu tenle
İşaret parmağı bile kıpırdamadan, kıpırdatamadan.

Bundandır; pürtelaş bu vazcayma,
Çıplak sırta vuran soğumuş nemden telef olmaktansa,
Yün çorabı dizden aşağı kaydırmak,
Güneş de özenir belki, soyunarak
Bakarsın, o da kalıverir gökyüzünde,
Bir başına, çırılçıplak...

ahb

4.8.2010 - bodrum
“Sıcak Güneş ışığı sonatı...”

not: Diğer yazılarıma, yandaki GÜNCELERİN TÜMÜ bölümünden yıllık/aylık/tek tek ulaşabilir, YAHOO360 ARSIVI bölümünden yayınlanmış eski günceleri okuyabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder