12 Ekim 2010 Salı

Sanırım, Gelen Sarışın...




Akşamları yine gün erken iner oldu
Çatıların kırmızı kiremitlerine.
Sanırım ya bu yaz da bitti
Ya da sarı peçesini düşürüp güz yüzünü gösterdi.

Görülmeyen bir telaş sardı sanki
Ufkun kıpırdamazlığındaki karşıki tepeleri.
Ha bugün ha yarın, eli kulağında;
Burunlarda yanık isli odun kokularının
Konuk edilmeleri,
Leyleklerin telgraf direklerinin tellerine
Kuru dallarla döşedikleri yuvalarını
Emaneten terk etmeleri,
Yakındır göçerlerin de çadırlarını toplayıp gitmeleri,
Düğün alayı gibi sıcaklara doğru yola düzülmeleri.

Zemheride volta atan ayazın kör insafsızlığına,
Ateşini sırtına yüklemiş alakuru bir meşe parçası
Bir başına koyacak belki de postasını,
Yiğitçe savurtacak alazının bıçak karnı keskinliğini.

Yaz boyu içilmiş demli Güneş kusulacak
Soğuğun yanlızlığına.
Herkes umutla kendi kışını ateşleyecek
O da kendi içinde toplayabildiklerinden arta kalmışsa,
Çırasız yakabileceği bir kaç odun parçasının
Göz göz bakan asi budağında.


ahmet haluk başaklar

6.9.2004
“İçindeki sıcağı sakla… gerekecek.”


"Balık Tutan Şaşı Kedi Sokağı - Kırmızı"

1 yorum: