Dostum,
Her zamanki yerimdeyim;
beceriksiz nöbetlerdeyim.
An gelir,
yıldızsız gecesini
Güneşli gökyüzümle ile takaslamak isteyen
birileri olur diye...
Bakma sen;
Günde,
Güneş'ten gözükemese de yıldızlar var,
olsa da rengi mavileşmiş gökyüzünde.
Tek,
içimdeki Güneş'e güveniyorum,
o da bir gün vurmazsa arkamdan eğer.
Diyorum ki;
yiğit yüreklerin cesaretine dayayıp sırtımı
o Güneş'i söndürmezsem yüreğimde,
ucuza kapatacağım geceler elime geçtiğinde
onlar da gün olur giderler,
bir kadeh demin gölgesinde.
Demiştim ya öncelerden,
"işte benimkisi, bir sinekli bakkal alış verişi" diye...
Sözün özü;
Yaşamda hiçbir şey,
kararacak kadar acı kıvamda değil.
Ustalık "Acıları bal eylemek",
hatta abartıp,
bir güzel de acıların keyfini sürmek...
"Mutluluk gözyaşları"nı dökercesine...
Kazık da dikecek değiliz ya,
yettiğince, erdiğince...
ahb
4.3.2005
“Hem Pollyana, üstelik enayi...”
not: Diğer yazılarıma, yandaki GÜNCELERİN TÜMÜ bölümünden yıllık/aylık/tek tek ulaşıp okuyabilirsiniz.
ne kadar azalmıştık .. '' akşamdan kalma çarpışmalardan yerlere saçılmış kelimeleriniz'' bizi çoğalttı .. yüreğinize , ellerinize sağlık .
YanıtlaSilNurçin Sebük
Sevgili Nurçin Hanımefendi,
SilSanırım hiç azalmadık. Sadece çokluğumuz zaman içinde kifayetsiz kaldı. Bu nedenle, çoğaltmak benim haddim değil. Ben yalnızca, "KuleDibinden" hepimizin çok iyi bildiği kimi "Yankılananlar"ı duyurmaya gayret ediyorum, hepsi hepsi o kadar. Aslolan paylaşanlar, farkındalıklarını ayık ve zinde tutanlar.
Ancak; sandığımdan bir fazla olunduğunu hissettirme nezaketiniz için teşekkür ederim.
not: Günce'de paylaşabileceğiniz diğer yazılara "GÜNCE"LERİN TÜMÜ ya da SAYFALAR'daki ana sayfadan ulaşabilirsiniz.
Sevgilerimle
ahb
hbasaklar@yahoo.com