18 Nisan 2013 Perşembe

Benzetme (?) Sanatı Ustası - Nef'i

Anlatılan masal değilse,
gerek de kalmıyor “evvel zaman içinde”ye.
 

Tarihin sayfasını açmak yerine,  
bakmalı tarihin ıslak gerçek tenine. 

IV.Murat dönemi, 
aslında o da sevmekte Nef’i yi, 
Sevgisinden kemerle boğduruverir, 
nedense odunlukta şairi.
Gerekçesinin öğrenilebileceği görsel – 4 dakika-

Dönemin Şeyhülislamı’dır Tahir Efendi;  
bildiği bildik, söylediği buyruk.
Nef’i ise, bir dil cambazı. 
Ustalığıyla gördüğünü söylemekte, 
hicvin kıvrandıran tatlı cilvesiyle. 

İlk çarpışma; Şeyhülislam’ın, Nef’i ye “Kâfir” demesiyle ateşlenir. 
Kalem yazmakta, kulak duymakta gecikmez:

Müftü Efendi bize kâfir demiş, 
Tutalım ben O’na diyem müselman,
Lâkin varıldıkta ruz-ı mahşere, 
İkimiz de çıkarız orda yalan. 

(Müftü Efendi bana kâfir demiş, 
ben de ona Müslüman desem, 
kızıl mahşerde 
ikimiz de yalan söylemiş oluruz.)

İlk söz meclisinde mevzu döner dolanır ve  
Nef’i nin meziyetlerinin ardı arkasına sıralanmasına denk geldiğinde,
Şeyhülislam Tahir Efendi tarihi hatasını yapıp, 
“Aman, anmayın şu kelbi” deyiverir. 
Bilindiği üzre; islamda Hanefi, Hambeli ve Şafi mezheplerine göre 
“Kelp” (Köpek) pistir; 
öyle ki, el değdiğinde bile abdest alma zorunluluğu olmasına karşın, 
Maliki’ler için temiz (Tahir) olarak kabul edilir. 
Sözün, bir Maliki olan Nef’i nin kulağına ulaşması gecikmez, 
tıpkı yazdığı gibi.

Bana Tahir Efendi kelp demiş, 
İltifatı bu sözde zâhirdir.
Maliki mezhebim benim zira 
İtikadımca kelp tahirdir.

Günümüz Türkçesiyle:
Tahir Efendi bana köpek demiş,
sağolsun;
ama ben Maliki mezhebindenim,
inancıma göre köpek temizdir anlamını taşısa da,
son satır, Asıl köpek Tahir Efendi’dirşeklinde de okunabilir,
diyor edebiyat eleştirmenleri.

Bir de herkesçe iyi bilinen şu satırlar:

Tûti-i mu'cize-gûyem ne desem lâf değil
Çerh ile söyleşemem âyinesi sâf değil
mucizeleri dile getiren papağanım, dediklerim boş laftan ibaret değil.
felekle konuşmam, onun kalbi temiz değil.

Ehl-i dildir diyemem sinesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil
kalbi temiz olmayana, gönül ehlidir diyemem.
gönül ehillerinin birbirini bilmemeleri, olacak iş değil.

Yine endîşe bilür kadr-i dür-i güftarım
Rüzgâr ise denî dehr ise sarraf değil
inci kıymetindeki sözümün değerini, bilse bilse düşünce bilir.
devir alçaksa, dünya sarraf değil.


Girdi miftâh-ı der-i genc-i maânî elime
Âleme bezli güher eylesem itlaf değil
anlam hazinesinin kapısının anahtarı geçti elime.
aleme bol bol cevher dağıtsam ziyan değil.

Levh-i Mahfûz-i sühendir dil-i pâk-i Nef'i
Tab-ı yârân gibi dükkânçe-i sahhâf değil
Nef'î nin temiz gönlü, sözün levh-i mahfuzudur.
dostlarınınki gibi, sahaf dükkanı değil.

Levh-i mahfuz: Olmuşların ve olacakların, zamandaki bütün anların ve mekandaki bütün varlıkların, kısaca, her şeyin yazılı bulunduğuna inanılan korunmuş levha.

Nef'i


Sevgilerimle... 
ahb 

not: Diğer yazılarıma, yandaki GÜNCELERİN TÜMÜ bölümünden yıllık/aylık/tek tek ulaşıp okuyabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder