22 Haziran 2012 Cuma

Kandığını sanmak


En çok sevdiğim;
Başını kuma gömmüş bir devekuşuyla
Ya da
Armut ağacının gövdesinin ardına saklanmış bir fille
Saklambaç oynamak;
Saklanmadan, saymadan, sayışmadan,
Ebelemeden, sobelemeden…

Hüzünlendiğimde,
Bir timsahın gözlerinin sığınağında
Akan kuru yaşlara ortak olmak.

Gagasından peynir düşüren kargalarla
Sırlarımı paylaşmak,
Yayılan rivayetler Mitolojik öykülere dönüşemese de,
Gerçeğin çat kapı geleceği günü
Sabırla beklemek.

Sokak kedileriyle zamparalığa çıkmak
Soğuk bir mart ayındaki ayaz gecenin
Teneke sesli sesizliğinde
Bahtımıza rıhtımda önümüze ne çıkarsa
Tırmıklarımızla mangalın külsüzlüğünü
Kan revan içinde bırakmak.

Köpekbalığının şefkatinde
Derin soğuk suları kucaklamak,
Hüsrana doyulmamış hicranlı saatlerde,
Acımasız mengene çenesini sevgiyle okşamak.

Koyun postlu kurtların ardından
Akıp gidivermek kuzu kuzu,
Sorgulanan her soruya yalnızca
Bir “Mee…” diye meleye meleye.

Acıkmış bir tilkiyle dostluk kurmak uzun uzun,
Zeki bakan bal gözlerin aldatışlarına
Anamın döşü gibi huzur içinde sırtımı dayamak.

Kimi zaman
Kimi yerde
Kimileriyle birlikte yaşamaktan
Daha kolay geliyor insana,
Elim, gözüm, yüzüm, aklımın
Onlarla bir olduğuna inanıp kansam da.

ahb

25.1.2004
“anlık kuşkuların gölgesinde…”

“Balık Tutan Şaşı Kedi Sokağı – Kırmızı” 

not: Diğer yazılarıma, yandaki GÜNCELERİN TÜMÜ bölümünden yıllık/aylık/tek tek ulaşıp okuyabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder