5 Temmuz 2010 Pazartesi

Bir Şarabî Eşkıya daha, şişesini kırdı...

Aşkolsun Çocuk,
Ne güzel içiyorduk.
Sırası mıydı, şişeyi kırmanın?

Devirdiğin sofrayı koysak bir kenara bile,
Etrafa saçılan cam kırıkları bizdik gerçekte.
Kırıkları toplayıp yeniden birleştirsek de
Biliriz artık, içi dem tutmaz bu şişe.
Sen gül bakalım yanaklarını şişire şişire, güül...

Sonradan ne kadar desen de şakaydı diye,
Ölümün soğuğu çökmüş omuzlarımıza bir kere.
Sessizliğe bakıp dinlesene...

Zira; sözün bittiği o tepedeyiz,
Ağlasak da artık nafile.
Tek cümle kaldı tortulanmış yüreğimizde,
O da;
“Yolun açık ve aydınlık olsun.
Haydi, Güle Güle...”

Sevgilerimle...
ahb

not: Diğer yazılarıma, yandaki GÜNCELERİN TÜMÜ bölümünden yıllık/aylık/tek tek ulaşabilir, YAHOO360 ARSIVI bölümünden yayınlanmış eski günceleri okuyabilirsiniz.

27 yorum:

  1. BEN ŞİİR BİLMEM TURGUT! DOĞRU DÜRÜST SEVGİMİ HİSSETTİRMEYİ DE BİLMEM. AMA SENİN DE BİLDİĞİN BENİM DOSTUMSUN, ARKADAŞIMSIN. GÜZEL FIKRALARINI, GÜLÜŞÜNÜ HİÇ UNUTMAYACAĞIM. NUR İÇİNDE YAT!

    AHMET AYVALI

    YanıtlaSil
  2. Figen Apaydın8 Temmuz 2010 09:23

    Sevgili Haluk ne güzel dile getirmişsin duygularını.
    İçim yanıyor içim.
    İnanması hala zor geliyor bana. Sanki o heyecanlı hali ile gelip oturacak karşımdaki koltuğa ve başlayacak anlatmaya.
    Canım arkadaşım güle güle, nur içinde yat.

    YanıtlaSil
  3. Figen Apaydın8 Temmuz 2010 09:43

    Ona 'Seni seviyorum' demeyi istedim hastalığı boyunca. Yutkundum durdum, söyleyemedim, içimde kaldı.
    'Yaa kızım gidicimiyiz, neyiz' derse diye.

    YanıtlaSil
  4. Faruk BOZKURT9 Temmuz 2010 08:37

    Turgut Hocam, Adam gibi adamdı. Kendi doğrularını ölümüne savundu. Karşısında kim olursa olsun hiç eğilmedi. Bulunduğu mekanlarda nüktedan tavırlarıyla hep neşe kaynağı oldu. Turgut hocam seni çok arıyacağız, çok erken bizleri terkettin. Seni her zaman kalbimizde yaşatacağız inan buna.

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Turgut,
    Seninle senelerce birlikte çalıştık birbirimizle ağabey kardeş gibi olduk.Dürüstlüğünü, herkesin yardımına koşmanı asla unutmayacağım.Nur içinde yat.Bizleri keşke bu kadar erken terk etmeseydin.Seni her zaman sevgiyle ve yüreğinin güzellikleriyle hatırlayacağız.

    YanıtlaSil
  6. Güzel arkadaş ,neşeli adam iyiki vardın .Seni iyiki tanıdım. İyiki diş doktorun oldum.Randevularına her gelişinde içimi bir sevinç kaplardı.Her gelişinde son gelişinde dahil ,Hasta ve halsiz omana rağmen yinede cok sevimli ve güleç yüzünü hiç unutmayacağım.
    NİL AYATA

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Turgut Abim, biliyorum Sen keşkeleri hiç sevmezdin. Ama keşke Seni daha önce tanısaydım. keşke,keşke... Huzur içinde yat. Dürüst insan.
    Cumali KARA

    YanıtlaSil
  8. Eski bir arkadaştan bir uğurlama:Neden bu acele??? Niçin erkenden? Yine tez canlılığın tuttu anlaşılan. Rahat uyu. Hacettepe yıllarından kalan, güler yüzlü arkadaşım; yıllar sonra yanıma gelmiş, "Beni hatırladın mı?" demiştin. Kucaklaşmıştık sıcacık. Bakarsın yine görüşürüz... Belki yıllar sonra, belki... Kim bilir?..

    YanıtlaSil
  9. Nevrettin Çağlar14 Temmuz 2010 10:20

    Turgut abi sizi bir seyahatte yakından tanıma şansı buldum. Hayat dolu, neşeli harika bir insandınız. Nur içinde yat. Mekanın Cennet olsun...

    YanıtlaSil
  10. Ali ihsan KAPIKIRAN14 Temmuz 2010 14:08

    Buluşacaktık daha,
    Lakerda, balık, rakı
    Muhabbetimiz çoşacak
    Ritim tutacak kahkalarımız
    Gözümüz yaşarıncaya kadar,derken...

    Ektin bizi randevu yerinde.

    "Ankara'dan abim geldi" isteğimiz
    peçetemizde yazılı,

    "Evlerinin önü yoldur
    yolun sonu karakoldur.."

    Türküsü gırtlağımızda takılı kaldı.

    Gözümüzün yaşıda, kahkahadan değil.

    Ne yaptın Turgut abi...

    YanıtlaSil
  11. Hep hayatla dalga geçtin, şimdide o; maça kızına yenildin be kardeş...

    Mert,nüktedan ve yardımsever yönlerinle tanıdım ve hoşlandım senden. Erken ayrıldın aramızdan, seni çok arayacak ve konuşacağız sevgili dost.

    Son uğurlanışında yakınında bulunamamış olmak içimi daima sızlatacak, ruhun şad olsun sevgili Turgut...

    YanıtlaSil
  12. Ben de babama yazdığım mektubu bu vesileyle sizlerle paylaşmak isterim. Haluk abi çok teşekkür ediyorum bu güzel blog sayfası ve düşüncen için.

    Babam,

    Bu gece 6 Temmuz’u 7’sine bağlayan gece, sensiz üçüncü gecemiz. Sensiz üçüncü, uzun, karanlık gecemiz… Bugün Emin abiyle atölyeni biraz inceledik, Bon Homme Richard maketiyle ilgili yaptıklarını karıştırdık (ama her şeyi aynen aldığımız yere koyduk merak etme), onları karıştırmamızın sebebini de sonlara doğru anlatacağım. Dünü de anlatacağım hatırladığım kadarıyla, seninle 30 senemi de özetlemeye çalışacağım; ama arada mola vermek zorunda kalırsam beni mazur gör olur mu? Belki bu satırları bizim bildiğimiz anlamıyla okuyamayacaksın ve belki ben burada yazacaklarımın büyük bir kısmını sana söyleyemeden seni uğurlamak zorunda kalmanın acısını hiçbir zaman söküp atamayacağım içimden; ama diliyorum ki bu yazdıklarım sana bir şekilde ulaşır.
    Nereden başlayacağımı bilmediğim için girişi biraz uzun tuttum; ama sadece uzun bir giriş yapmakla kaldım, hala bilmiyorum nereden başlayacağımı. Balkonlu odadaki masada yazıyorum, senin atölyende, Efes Pilsen fıçı bira kutusunun ışığında. Yapamam sandığım çok şeyi seninle yaptım babam, senin için, senin sayende yaptım. Dayanamam sanıyordum son anlarında orada olmaya; birkaç doktor ve hemşireye bırakamazdım seni son nefesinde, bırakmadım babam. Etimden et, canımdan can koptu o dakikalarda, korkudan, çaresizlikten iliklerime kadar titredim; ama gözlerimi bir an olsun ayırmadım senden; hayat seni terk etmeden ben seni terk edemezdim babam, terk etmedim. Bana sevdiklerini terk etmemeyi sen öğrettin… Bu vesileyle annemden özür diliyorum, yazının esas oğlanı sen olduğun için hep “sen” diye hitap edeceğim. Biliyorum karşılık verebiliyor olsaydın buna şiddetle itiraz ederdin; ama sen demek zaten “siz” demek; annemin hakkını yemem, yedirtmem müsterih ol. Sonra gasilhaneye nasıl girerim diye düşünürken kendimi içeride buldum, son kez yıkanırken seni seyrettim uzun uzun. Sen belki görmedin; ama eminim hissediyorsun, o kadar huzurluydu ki yüzün, acıdan eser yoktu. Giderken bile bizlerin içini rahat ettirmeye uğraşıyor gibiydin. İmam ona yardım etmemi istediğinde kalbim dayanmaz dedim, neden sonra seni durularken buldum kendimi. Beyazları giydirdik, bir güzel sarıp sarmaladık seni hoca efendiyle. İstediğimde, gerektiğinde soğukkanlı ve cesur bir adam olabilmeyi bana sen öğrettin…
    Telefonlar açıldı, haberler verildi, duyanlar duymayanlara iletti, ev doldu doldu taştı görmeliydin. Salya sümük olunmasını sevmediğini bildiği için herkes yarım gözyaşı döktü, sessiz derinden. İçeride yaka resimlerinden acaba kaç yüz tane yaptıralım diye konuştuk, çok gelen olacak acaba yeter mi diye düşündük. Öyle bir kalabalık toplandı ki cami avlusunda ben pek çok kişiyi göremedim bile; bir damla gözyaşı da gururumuzdan döktük. Senin deyiminle benim kırıkların hepsi hem de fazlasıyla oradaydı, hepsi herkes ucundan bir işe koşturdu, anında kenetlenip tek vücut oldular. Bana çakıl taşı değil insan biriktirmeyi sen öğrettin…
    Öyle telefonlar, öyle mesajlar aldım ki özellikle T.E.D. camiasından. Yıllardır görüşmediğim, hatta sadece sima olarak birbirimize aşina olduğumuz insanlar aradı, mesaj attı. Bir kere daha çok iyi anladım ki yaptığınız fedakarlık çok büyük beni o camianın bir mensubu yapabilmek için. Bir kere daha anladım ki ders her okulda okutuluyor; ama bir ekol her okulda sağlanamıyor. Bunun teşekkürü cümlelere sığabilecek bir şey değil, ancak ve ancak bu fedakarlığın hakkını sonuna kadar vermek bunun karşılığı olabilir. Bana çocukların geleceğini satın almak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamayı siz öğrettiniz…

    YanıtlaSil
  13. ... devam

    Hatırlar mısın bir gün lojmandayken atışmıştık yine, annem bir köşede yarı baygın bizi sakinleştirmeye çalışırken ben birkaç eşyamı uyduruk bir çantaya doldurup evi terk etmeye kalkmıştım. Tam kapıya yaklaşmışken içerden “Saçmalama buraya gel, nereye gittiğini sanıyorsun!” demiştin de dönmüştüm. Şimdi itiraf ediyorum ki onu demeyeceksin diye aklım çıkmıştı; çünkü demesen çeker kapıyı çıkardım biliyorum, fakat sonrasında ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Kapıya yaklaştıkça bu gerçeğin ayırtına daha çok varmaya başlamıştım; ama yine de dur demeseydin durmazdım. Tükürdüğünü yalamamayı bana sen öğrettin…
    Okulu bırakıp dönmeye karar verdiğimde hiçbir şey söylemeden beni paketlemeye geldin İstanbul’a. Yeniden sınava girmeye kara verdiğimde engel olmadın, aksine destek oldun. Bir anlamda, yaşanan onca şeye rağmen, yeniden güvenerek verdin tepkini. Ben de elimden geleni yaptım ve bugün buradayım. Verilen güveni boşa çıkarmamayı bana sen öğrettin…
    Dedim ya cami avlusunda bir dolu insan vardı senin için, neredeyse hepsinin seninle unutamadığı anıları olduğunu gördüm. Bu yalnızca aynı ortamda bulunmakla olacak şey değil, bu yüzeyden öylece geçmekle olacak şey değil. Ben dokunduğum hayatta iz bırakmayı senden öğrendim…
    Genel Müdürümüz ta İstanbul’dan kalktı geldi hiçbir mecburiyeti olmadığı halde ve saatlerce yanımızda kaldı. Eve geldi annemle, teyzemle, bir dolu insanla sohbet etti. O kadar güzel şeyler söyledi ki hakkımda, bir ara utandım artık. Onları duyabilmeni çok isterdim, artık onları da annem anlatır sana bir müsait zamanda. Ben o şirkete çoğunu sizin bana hediye ettiğiniz bir CV’yle girdim; ama hiçbir CV’de yazmayan düzgün, adam gibi adam olmaya gayret etmeyi bana sen öğrettin…
    Hastane odasının kapısının kapandığı anı hatırlıyorum babam, o an ciğerlerimi patlatırcasına bağırmak istedim, o binayı ellerimle yıkmak istedim; ama başkalarının umutlarını yıkmamayı bana sen öğrettin…
    Hastane kapısında, cami avlusunda, evde annemin yaslanacak duvarı olmaya çalıştım gücüm yettiğince. Bana güçlü olmayı sen öğrettin… Ama ağladım babam, direnemedim gözyaşlarıma, çok ağladım. Bu sefer yalnız kalmayı bekleyemedim ağlamak için; ama duygularımı içimden geldiğince yaşamayı da bana sen öğrettin…
    Bütün bunlar hala kötü bir şaka gibi. Sanki her an salondan okkalı bir küfür savuracaksın da hepimiz tekrar nefes almaya başlayacağız. Yine de, bunun güzelliği nasıl olur bilemiyorum ama, üzerine örtülen toprağı görmeliydin babam. O çiçekleri, insanların bir avuç toprak atabilmek için birbirleriyle yarışmasını görmeliydin, biz bunları henüz görmemeliydik… İlk günden söz verdim kendime isyan etmeyeceğime dair; çünkü biliyorum ki şimdi sen daha güzel bir yerdesin. Hatta bunları bir an önce okuyup – annem beni pis pataklayacak ama – hurilerin yanına döneceksin. Bu da benim isyan etmemek için avuntum sanıyorum.
    Şimdi benim birkaç andım var, biri sürpriz mahiyetinde (gerçi bilenler var ama henüz çok dillendirmiyorum), bir diğeri tamamlayamadığın o gemi maketini Emin agayla birlikte bitirmek ve diğerinin yanına koyabilmek (ama bunun için bana biraz zaman tanıman lazım ki bunca emeğini olmayacak şeylerle bozmayayım), sonra söz verdiğim üzere SMMM hazırlıklarımı yapıp belgeyi alacağım. Bir de sigarayı bırakacağım, sözüm söz. Belki de en büyük andım, soyadını onu istemeyenlere inat gurur duyacağın şekilde yaşatacağım. Bunları er ya da geç yapacağım; çünkü sözümün eri olmayı, onurumla, gururumla yaşamayı bana sen öğrettin…

    YanıtlaSil
  14. ... devam

    Şu an hepimiz belki biraz da bencilce gözyaşı döküyoruz ardından. Daha yapmayı düşündüğümüz çok şey vardı birlikte, daha senden alacağımız çok şeyler vardı. Bunların dışında oğluna aslanlar gibi kız isteme gururunu yaşayamadan , düğünümde karşılıklı Ankara havası oynayamadan, torunlarını gönlünce şımartamadan gidişin içimde kapanmayacak yaralardır babam. Bu yaralar mezara kadar içimde kanayacak, sızlayacak biliyorum. Bana öğrettiklerini onlara da öğretemeyecek olman sığmıyor içimde hiçbir yere. Artık bana düşen, bana öğrettiklerinle, senin kadar “baba” bir baba olabilmek ve o günleri görmek nasip olursa sahip olduklarının değerini anlayabildikleri zaman onlara bunların nereden geldiğini en iyi şekilde anlatabilmektir babam. Bu da boynumun borcu, sessiz vasiyetindir…
    Bendeki seni anlatmaya benim kelimelerim ancak bu kadar yetiyor babam; anlatamadıklarım, unuttuklarım varsa sen affet beni. Belki bir gün, kendimi daha iyi ifade edebildiğim bir gün bakarsın bir mektup daha yazarım, belki de mektuplar. Hoca efendi yanlış söyledi hakkını helal ediyor musun derken. Benim sende ne hakkım olabilir ki, asıl sen hakkını bana helal et babam. Seni şimdiden çok özledim. Seni çok seviyorum…

    YanıtlaSil
  15. Guzellerim, canlarim, Turgut'cugum. Yazamiyorum, hele Yalin'i duyduktan sonra.
    Gercekten yok artik diyebilecegim bu kadar gozyasindan sonra. Zaman ver bana yine yazacagim. Benim canim genclik arkadasim.
    Guliz

    YanıtlaSil
  16. Haluk arkadaşım öncelikle ellerine sağlık.
    Turgut gibi bir eski dostu böylesine duygularla anmak tekrar önu hissetmek iyi geldi bana.. Gerçekten erken kırdı şişeyi.
    HEP GÜLEN YÜZÜ gözlerimin önünde nasıl takılacak diye bekleyişlerim nasıl mat edecek
    diyerek tedirginliklerim nasıl güldürecek diye
    umutlarım.... Daha pek çok duygu ve düşünce yaşatmış bir dost iyi ama gerçekten iyi insan
    Turgut arkadaşım huzur ve nurlar içinde kal...
    İNAN seni hiç unutamayz...Demet

    YanıtlaSil
  17. Sevgili Turgut,
    Dostluğumuz çok eskiye dayalı olmasa da Yalın çok güzel ifade etmiş "sen dokunduğun hayatlarda iz bırakanlardansın". Dürüst, paylaşımcı, yardımsever. Ve de aceleci.Seni çok özleyeceğiz. Nur içinde yat

    YanıtlaSil
  18. BÜLENT SÖZERİ16 Temmuz 2010 16:09

    Neler planlamıştık...? Emeklilik, Güzelçamlı, Akbük,balıklar, ızgaralar... Şimdi ne oldu..? Nerede o hayaller..? Hani dersin ya ''dont like uncle'' işte o .Sizler ne derseniz deyin ama ben SAPINA KADAR ADAM GİBİ ADAM bir DOST kaybettim,kaybettim...Uğurlar ola DAYIM nur içinde yat.

    YanıtlaSil
  19. Bugün 18 TEMMUZ 2010.
    Sensiz ilk 18 TEMMUZ.
    Kızacaksın bana biliyorum ama herşey boş ve anlamsız.
    Sesin kulaklarımda çınlıyor '' DÜŞMANA İNAT BİR GÜN FAZLA YAŞAMAK ''.
    Çok zor sevdiğim adam çok zor.

    YanıtlaSil
  20. Yani sen şimdi gittin, yani yoksun,
    Yani bir daha olmayacak mısın?
    Yani bir daha kapaktan viski içmeyecek,
    Cep telefonundan "Ormancı" dinletmeyecek misin bana?
    Bir daha bira ısmarlamayacak mısın?
    Güzel sohbetinden mahrum mu bırakacaksın?

    Duyguları cümlelere dökmek çok zor.Seni çok özleyeceğiz.Nur içinde yat Turgut abiciğim...

    YanıtlaSil
  21. Yadigar Ayşe Dirican19 Temmuz 2010 16:17

    Sevgili Turgut,

    Ben hic bir zaman ne denecegini bilemem,
    hele bu durumda hic bilemiyorum.
    Benim icin senin arkadasligin, dostlugun ne kadar degerli ise ve seni tanimis olmaktan ne kadar mutlu isem; uzuntum de o kadar buyuk.

    Ve bundan sonrasini Haluk arkadasimizin asagidaki dizeleri cok guzel acikliyor:

    Devirdiğin sofrayı koysak bir kenara bile,
    Etrafa saçılan cam kırıkları bizdik gerçekte.
    Kırıkları toplayıp yeniden birleştirsek de
    Biliriz artık, içi dem tutmaz bu şişe.
    Sen gül bakalım yanaklarını şişire şişire, güül...

    Ama seni hep o gulusunle anacagim.

    YanıtlaSil
  22. Aygül Bozacı23 Temmuz 2010 16:43

    Sevgili Turgut,

    Ben, öncelikle rüyamda uğurladım seni.Çok ağladım. Böyle bizi erkenden bırakıp gideceğini bildirdin bana , ama yine de insan hazırlanamıyor işte , otuz yıllık dostundan ayrılmaya.
    Çok şey paylaştık birlikte. Çok güldük , çok eğlendik. Dolu dolu keyifli anlar yaşadık.
    Hastanede son anında yanında olmayı istedim.
    Günlerdir açık kalan gözlerini nasıl da kapattığını, yüzünün nasıl huzurla dolduğunu gördüm. Bu anın beni korkutacağını ummuştum ama öyle olmadı dostum. Korkmadım. Yani ölümden korkmadım ancak itiraf etmeliyim , senden ayrılmak korkuttu beni.Sensiz Akbük'de ne yapacağız? Sensiz toplantılarımız nasıl geçecek?
    Bilinmezlik ,değişiklik her zaman tedirginlik yaratır ya işte öyle dostum. İşte bu duygularla ertesi gün hemen dudağım uçukladı. Mehmet'in dediği gibi "Turgut Uçuğu" . Bir kaç gün sonra dostlarının , sevdiklerinin elinde uçuk kremi herkes Turgut uçuğunu kremliyordu.
    Güle güle dostum, komşum.
    Gözün arkada kalmasın , güçlü bir oğlun, güçlü bir eşin var. Gereksinim duyduklarında yanlarında olacak dostları var. Merak etme.
    Yolun ışık olsun.

    YanıtlaSil
  23. Sevgili Turgut Abi, hala inanamıyorum. Bu bir kabus olsa da uyanıp eskisi gibi hayatımıza devam etsek. Beraber olduğumuz şu son 3 yılda bende derin izler bıraktın. Bu izler uzun süre gitmeyecek sanırım. Sana özlemimiz hiç bitmeyecek. Nur içinde yat abim.

    YanıtlaSil
  24. Sevgili Turgut abi senin güler yüzünü, tatlı sohbetini, renkli karakterini, dosdoğru bir insan olmanı ve şakalarını hiç unutmayacağım. Nur içinde yat….

    YanıtlaSil
  25. Güzin Yılmaz3 Ağustos 2010 10:17

    Dünya tatlısı Turgut abicim, hani buluşup içmeye gidecektik, hasta olduğunu duyunca bile sana hiç konduramadım, iananmadım, hele ölmeyi sana hiç yakıştıramadım.Eminim bunlarada gülüyorsundur şimdi kocaman dolu dolu .........

    YanıtlaSil
  26. Bak sen oralarda yalnız kalma diye birini daha uğurlamışız haberimiz olmadan. Sarı lacivert birini daha göndermişiz sonsuzluğa. Hayat böyle bir şey deyip avutuyoruz kendimizi de yetmiyor içimizdeki ateşi söndürmeye işte. Mümtaz abi, Serçe, birbirinize mukayyet olun oralarda. Sen de nur içinde yat. Yazmak giderek zorlaşıyor...

    YanıtlaSil
  27. Figen Apaydın24 Ocak 2011 12:10

    Bugün senin doğum günün. Uyandığımdan beri seninle beraberim. Anılar hücum ediyor tam gaz.
    Canım arkadaşım zaman ne çabuk geçiyor. Bir yıl önce bugün evdeydin. Telefonla doğum gününü kutlarken ne senin ne benim, hiçkimsenin aklına ters birşey gelmiyordu. Şimdi geriye kalan birsürü hoş seda. İyiki doğmuşsun.

    YanıtlaSil