3 Aralık 2010 Cuma

İstenmeyen Eksiklik bile yok


Şam şekerinin tarihi kadar eskidir Arab'ın yâ-lel-lisi. Ya yeniden keşfinin gereksizliğine sığınmış bekleyen Amerika'ya, ne denmeli? Denilecekler, söylenilecekler, hatta küfredilecekler değişmeksizin saflarını muhafaza etmekte, ısrarcılıkla. Ha hancı olmuş ha yolcu, leyleğin bundan çıkaracağı ders ne ola ki? Üzerinden kaç lider geçmiş de bir türlü insanlık derilememiş, derlenememiş. Zamanı gelip de çaresizlik had safhaya eriştiğinde, İskender'in düğüm çözen kılıcıyla başlamış, bedenlere hasret bırakılmış Akıl; uzaklaştırılsa da gün gelmiş yine bir orman yangınıymışcasına, o baştan bu başa sıçrayıp yine kol gezer olmuş. Bütün bunlar yaşanırken, en büyük yapıları inşaa ederek evrimleştiklerini sananlarsa hiç değişmemiş. Hanedan aklıyla liderliklerini bir sonraki Tiran'a devredip, sürmüş gelmiş o günler, bu günlere. Gelişin endamına bakılarak, gidişlerindeki paytaklık inkar edilemez gaflete bürünmüş. Yani; bugün yaşananlar dün de aynen yaşanmıştı, tıpkı yarında da yaşanacağı gibi...

Sevgilerimle...

ahb


Ya ne yapmak lâzımmış?
Sağlam bir dayı bulup çatmak sırnaşık gibi,
Bir ağaç gövdesini tıpkı sarmaşık gibi,
Yerden etekleyerek velinimet sanmak mı?
Kudretle davranmayıp hileyle tırmanmak mı?
İstemem eksik olsun!

Herkes gibi, koşarak
Yabanın zenginine methiyeler mi yazmak?
Yoksa nâzırın yüzü gülecek diye bir an
Karşısında takla mı atmak lâzım her zaman?
İstemem eksik olsun!

Ricaya mı gitmeli?
Kapı kapı dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
Yoksa nasır mı tutsun sürünmekten dizlerim?
Yahut eğilmekten mi ağrısın ötem berim?
İstemem eksik olsun!

Tazıya tut, tavşana kaç mı demeli?
Belki kaz gelir diye bana tavuk mu göndermeli?
Yoksa bir fino gibi susta durmak mıdır ki, acep en münasibi?
İstemem eksik olsun!

Bir kibar salonunda kucak kucak dolaşıp boy atmak
Ve sonunda, Marifet şi’re koyup kameri, yıldızları,
Aşka getirmek midir, evde kalmış kızları?
İstemem eksik olsun!

Yahut şan olsun diye,
Meşhur bir kitapçıya giderek, veresiye şiir mecmuası mı bastırmalı?
İstemem eksik olsun!

Acaba bulup bir alay sersem
Meyhane köşesinde dâhi olmak mı hüner?
İstemem eksik olsun!

Bir tek şiirle yer yer dolaşıp da herkesten alkış mı dilenmeli?
İstemem eksik olsun!

Yoksa bir sürü keli sırma saçlı diyerek göğe mi çıkarmalı?
Yoksa ödüm mü kopsun bir Allah'ın aptalı
Gazeteye bir tenkid yazacak diye her gün?
Yahut sayıklamak mı lâzım: “Adım görünsün aman!” diye
Şu meşhur "Mercure Ceridesi"nde
İstemem eksik olsun!

Ve tâ son nefesinde bile çekinmek, korkmak, benzi sararmak, bitmek;
Şiir yazacak yerde ziyaretlere gitmek,
Karşısında zoraki sırıtmak her abusun.
Eksik olsun istemem, istemem eksik olsun!

Fakat şarkı söylemek, gülmek, dalmak hülyaya;
Yapayalnız, ama hür, seyahat etmek aya.
Gören gözü, çınlayan sesi olmak
Ve canı isteyince şapkayı ters giymek,
Karışanı olmamak.
Bir hiç için ya kılıcına veya kalemine sarılmak
Ve ancak duya duya yazmak,
Sonra da gayet tevazuyla kendine;
”Çocuğum!” demek,
”Bütün bunları hoş gör yine,
Hoş gör bu çiçekleri, hattâ bu kuru dalı,
Bunlar yabanın değil kendi bahçenin malı!
Varsın küçücük olsun fütuhatın,
Fakat bil, onu fetheden sensin, yoksa başkası değil.
Ara hakkını hattâ kendi nefsinden bile.
Velhasıl bir tufeylî zilletiyle Tırmanma!
Varsın boyun olmasın söğüt kadar,
Bulutlara çıkmazsa yaprakların ne zarar?

Kavaklar sıra sıra dikilse de karşına
Boy ver, dayanmaksızın, yalnız ve tek başına!

Kaynak: Cyrano de Bergerac, Edmond Rostand
Çeviren: Sabri Esat Siyavuşgil

not: Diğer yazılarıma, yandaki GÜNCELERİN TÜMÜ bölümünden yıllık/aylık/tek tek ulaşabilir, YAHOO360 ARSIVI bölümünden yayınlanmış eski günceleri okuyabilirsiniz.

1 yorum:

  1. Ahhh arkadaşım boy vereceğiz verebildiğimiz kadar
    sevgiyle kal....

    YanıtlaSil